19 Aralık 2013 Perşembe

90'lı Dönemde Okul Hayatımız

Arkadaşlıkta başkaydı o zamanlar hani hababam sınıfını tekrar ve tekrar izlediğimizde de her seferinde yüzümüzde bir gülümsemeyle tekrardan izleriz ya o misal. Şimdilerde var mı bilmiyorum ama bizim dönemimizde çok eğlenirdik arkadaşlarımızla. Beslenme çantalarımızla gelir her akşam annemizle pazarlık yapardık yarın ne koyacaksın diye ve beslenme zili çaldığında tüm beslenmeler açılır ortak masa kurulur yerdik afiyetle. Orta okulda ise kantinin yolunu tutardık cebimizdeki harçlıklarımızla. Aslında çok büyümemiştik daha geçen yıl beslenme çantası götüren biz ama ortaokula geçinçe ergenliğe ulaşmış gibi beslenme çantasından kurtulduk hemen :)  Sanırım nesilden nesile geçen alışkanlıklardı. sınıfım çok eğlenceliydi. Tuğba,Firuzan ve ben üçlü gezerdik en yakın dostlarım. Tuğba'nın koşuş şekli,Firuzan'ın çimdikleri ve benimde çenem olduğu vakit eğlence kaçınılmazdı. Matematik hocam ne çekmiştir benden ve sakızımdan, her geldiğinde ağzımı kontrol ederdi öyleki ustalaşmıştım sakızı ağzımda saklamada o kadar yani.
Sosyal öğretmenimiz yeni gelmişti aman yarabbi o koridorda yürür arkasında sanki emekliler olur ya ziraat bankasının önünde dizilir aynı o sıra gibi ama sadece erkek öğrencilerden ibaret çok konuşkan ilginç bir bayandı. Fen hocamız içlerinde bir taneydi kızdığında "eşekoğlueşekler " derdi o kadar samimiydi ve harika bir hocaydı özellikle firuzanım ve benim için. Bir de İngilizce hocamız ama gülsem mi ağlasam mı bilemedim neden diyecekseniz ingilizce derlerinde sadece şimdiki zamanı öğretti,gerçi sınıfta dinleyecek adam da yoktu o da makara yapmak daha cazipti sanırım. Din hocamızda ayrı biriydi biz kendi aramızda ona "bay kubidik " derdik. Sınavlarda kopya çekmek kaçınılmazdı. Neden diyeceksiniz çünkü her duanın bire bir ister, harf hatasını bile kabul etmezdi bildiğimiz sorulardanda sırf harften dolayı düşük alamazdık değil mi :) 
Çok dikkatsizdi genelde kopya hiç çekmeyen ben o derste kopyacılara taş çıkartırdım hadi o kadar abartmayalım bazı sınavlarında...

Birde aşk var tabi o dönemde ne masumaneymiş meğer. Birbirini beğenen çiftler bir not gönderir ve evet cevabı alınca başlar bir mektup alışverişi aralarında. Bilir misiniz bilmem ama bizim okulda tenefüslerde kız erkek öğrenciler toplanır " dansa davet " oynanırdı. Açılamayan çiftler orda sinyal verirdi karşı tarafa :)
Birde çok gülerim ilk okul zamanındada "çat pat kaynana " oynanırdı ne komik. 
Ben futbol oynamayı severdim ama öyle oyuna dahil edilmeden olanı. Makbul olanı da oydu, erkekler aralarında oynar bizi almazlardı bizde araya dalar topa vurabildiğince hızlı vurup kaçardık çok heyecan vericiydi.

Bir de okulun arka kapısında duran amcayı unutmayalım. Öğrencinin isteyebileceği herşey mevcuttu ona,özel günlerde bile fotoğraflarımızı çekip sonra satardı o kadar donanımlıydı. Küçük küçük, rengarenk kolanyalar vardı o dönemde, kokulu silgiler,renkli not defterleri hepsi sevinmemize yetiyordu. Birde okul çıkışı kapılarda satıcılar vardı yok yok hani. Pamuk şekerler,renkli jöleler, gofletler,emzik şekerler,tasolar, leblebi tozları vs. Favorim leblebi tozlarıydı içinden küçük bir oyuncak çıkar ve olabildiğince leblebi tozunu içime çeker nefes alamayacak kıvama gelince durur onu yutmaya çalışırken ardından gazoz içerdim, deymeyin keyfime.


90'lı dönemde öğrenci olmak eğlenceliydi.^^       Gülçin ^^























İlk Kar'ın Yağması ^_^ Firuzanım ve Ben...



     Hepimizin anılarında yer edinmiştir diye düşünüyorum karın yağması, lapa lapa yağar ve ardından bembeyaza bürünür heryer. Küçüklüğümden beri en sevdiğim şey " İlk Karın Yağması"dır. 
Küçükken en yakın arkadaşım Firuzan ve ben ilk kar yağmaya başladığı zaman saat kaç olursa olsun hemen birbirimize koşar ve  heyecanla karın yağmasını izlerken sanki kar gökyüzünden yere ulaşana kadar hafifçe bir melodi fısıldarcasına  huzur verici bir ruh haline bürünürdük.

Büyüleyici şekilde yağar,yağar ve etraf bembeyaza bürünür sonra o bembeyaz manzaranın içinden gülücükler, kahkalar,çığlıklar duymaya başlarsınız.Küçüğünden büyüğüne herkes dışarı çıkar ve karların içinde büyük keyifli bir savaş başlar, yanaklarımız al al olup baştan aşağı buz tutsakta biraz daha oynak isteriz. 
Birde kardan adamları unutmayalım , birbirleri ile yaraşırcasına her sokakta mutlaka kocaman bir kardan adam görürüz.

Eğlencenin dibine vurmuş şekilde yüzümüzde kocaman bir gülümsemeyle evlerimize çekilirdik, sıcacık pijamalarımızı ve çetiklerimizi giyer, sobanın yanına olduğunca çok yaklaşırdım ve kendimi ona sarılmamak için zor tutardım küçükken. Tabi eve gelince kış zamanı ayrı bir keyif yaşanırdı bizde. 
Çay sobanın üstünde yanında ona eşlik eden kestanelerle beraber.Bizde bir gözümüzle televizyon izlerken  diğeriyle sobanın üzerindeki kestaneleri izler ve pişmiş mi diye her seferinde bir tanesini yerdik yaklaşık iki dakikada bir ablamla beraber.  :)  Vakti geldiğinde çaylar içilir, kestaneler yenir. Kış meyvelerinin de tadına bakardık. Bazı akşamlarda ise sıcasık salep içerdik bol tarçınlı. O zamanlar benim için çok kıymetliymiş şimdi düşününce. Ne kadar sıcak,samimi ve sevgi dolu. Ahh o günleri özledim.^^

                                                             Gülçin ^^